15 Haziran 2014 Pazar

Olaylı ay: Haziran

Bu cümle sanırım ilk anda akıllarda “Gezi olayları, direniş” gibi çağrışımlar yaptı ama olay bambaşka. 2000’lerin başlarından beri her Haziran ayında tekrarlanan “şenlikler” var ki görülmeye değer. Adına “Kep giyme törenleri” diyoruz…


1971 doğumlu, kırklı yaşlarının başındaki biri olarak “teyze” modunda konuşmuş olacağım ama “Bizim zemanımızda yoktu bunlar mirim” (!) Şu direniş kuşağı, y kuşağı diye tanımlanmış olan 1990’lıların eğitim dönemleriyle ortaya çıktı. Öyle ki anaokulu dahil, ortaöğretim, lise ve tabii ki üniversite bitirme törenlerinin hepsinde, tüm okullarda artık mezuniyet eşittir kep giyme töreni olmuş. Yeni milenyuma girene kadar, henüz sayıca enflasyon yapmamış Anadolu liseleri ve özel okullarda ve belli başlı, yüksek puanla öğrenci alan ve tabii “dış bağlantı” içeren Boğaziçi, Hacettepe, ODTÜ gibi “seçkin” üniversitelerin mezuniyetlerinde yapılan kep giyme törenleri, şimdi en ortalama ilköğretim okullarında bile var. Tabii ki böyle hoş tören şekilleri, öğrenciyi onore ve motive edici şenlikli, renkli uygulamalar güzel ancak ambalajı bu kadar renkli eğitim sisteminin içi, özü ne alemde? Zarf çok güzel ama ya mazruf?

Uzun uzadıya eğitim sistemini eleştirmeye gerek yok aslında, her şey gayet açık: Sürekli değiştirilen, yap boz tahtasına dönüştürülen bir sistem, bunun oyuncağı haline gelen körpe beyinler ve bu çocuklara eğitim vereyim derken kafaları karışmış, atanma problemleri ve geçim dertleri yüzünden de eski devrin “idealist” kimliğinden oldukça uzaklaşmak “zorunda kalmış” öğretmenler… Ayrıca baştaki hükümetin muhafazakar/din eksenli eğitim anlayışından dolayı git gide artan muhafazakarlık, sürekli bir imam hatip lisesi açma durumları… Zaten en az yüz yıldır doğu ile batı arasında sıkışmış genç ve yetişkin tüm zihinler, Batı’dan gelme kep töreni, serbest kıyafet gibi uygulamalar ve güya seçmeli gibi gösterilen ama okullara giriş sınavlarında dahi zorunlu hale getirilen din dersleri arasında bulamaca dönüşmüş halde. Hangi görüşte olursa olsun, ne istediğini bilen, amacı belli, “net” bir zihin, bu tip çorbaya dönüştürülmüş, “sisli”  zihinlerden kat kat iyidir.


Kep gibi güzel bir “aksesuar” maalesef kepi taşıyan genç neslin bu yöndeki çaresizliğine derman olamıyor. Mevcut durumda sadece bir göz boyama aracı, o kadar…