25 Ağustos 2016 Perşembe

Urun kahpeye!

Son birkaç gündür sosyal medyayı fazlasıyla meşgul eden Katar prensesi haberi doğru mu yanlış mı bilemiyorum ama doğru olduğu varsayımından hareketle, bu habere verilen tepkilere dair birkaç kelam etmek isterim:


Şeriatla yönetilen bir ülkede, bir kadının bu tip davranışı "katmerli" zina sayılır ve cezası çok ağırdır, recm edilir. Ama erkekse ve yedi tane cariyesi ve/veya nikahlı eşi varsa, eşlerini her türlü fanteziye meze edebilir. Kadınlar asla kocaların taleplerine karşı gelemezler, cinsellik onlar için sadece erkeğe hizmettir, görevdir.

Şimdi bu prenses hanım kızımız, ailesinin nüfuzu sayesinde kurtulabilir, kurtulur da... Ama sıradan bir kadın asla bu kadar şanslı değildir. Şimdi gelelim asıl meseleye:

Kızımız kurtuldu yani fiziken recm edilmedi, kırbaçlanmadı, canı alınmadı vesaire... Peki adına sosyal medya denen şaklaban tiyatrosunda milyonlarca kişinin diline düşü(rü)lerek recm edilmedi mi? Üstelik bu recmin tüm katılımcıları dinciler, yobazlar falan da değil, ateistler, aydın ve demokrat geçinenler, özel hayatlarını her türlü "alemci" şekilde yaşayanlar ama yaşadıklarının arkasında duramayan, kabullenemeyenler ve tabii dünya hayatında bir türlü yaşayamadığı fantezilerini başkalarının gerçekleştirdiğini görüp de kıskançlıktan gözü dönenler...

Aydın, demokrat, eğitimli ve "iyi insan" diye kendini tanıtanlar, yetişkin insanlar tarafından, karşılıklı rızaya dayalı ve dört duvar arasında yaşanan bir özeli, gizlice ve kahpece dışarı sızdıranlara değil de sadece bunu yaşayan kadına "çarşaflı ve prenses" (!) diye saldırmaları ne ile açıklanabilir?

Tabii ya... Ortadoğu ve Arap ülkelerini kadınlar yönetiyor, binlerce yılın şeriat düzenini kadınlar icat etti. Kadınları çarşafa sokanlar, bir erkeğin bilmem kaçıncı karısı ya da cariyesi yapanlar yine kadınlar. Petrol için Ortadoğu'yu kana bulayanlar da, hayvanlara ve çocuklara tecavüz edenler de yine kadınlar. Din adına kafa kesenler, cariye ve köle pazarları kuranlar da kadınlar. Ha unutmadan, "Pamuk prenses ve yedi cüceler" adlı kitabı ülkede yasaklayan konsey de kadınlardan oluştu. Din adamları da kadınlar...


O halde hadi hepimiz alalım taşları, sopaları ve kırbaçları ellerimize, gömelim prensesi beline kadar kumlara ve onu öldürene kadar işkence edelim. Bunu yapamayanlar ise alsınlar ellerine çekirdeklerini ve bu kanlı gösteriyi izlesinler.


Recm çok güzel, gelsene sen de...

















2 Ağustos 2016 Salı

"Darbeder" haller...

Darbeyi ilk olarak, penceresinden dışarı bakan sarhoş Cemil'in "Kooşş Seviimm! Darbe olmuş" çığırtısı ile öğrendim" - (Kült dizi Bizimkiler)


Mis gibi Eylül varken, Mayıs varken sen kalk Temmuz ortasında, sıcakta darbeye kalkış... Oldu mu şimdi?


"Gemicik" diye bir terim üretildiyse, "darbecik" neden olmasın? Her ikisi de birilerinin işine yarıyor.


Hey gidi günler... Eskiden ahali radyolarda marş, kahramanlık türkülerini duyduğuna "Yine mi darbe oldu hanım / bey / komşu?" diye tepki gösterirdi. Şimdiyse vakitli ama uzunca okunacak selalarda bile milletin aklına ilk gelen şey "Darbe oldu ama milli irade (!) bunu yendi" olacaktır.


Keşke devletin başında Fetocular - Tayyipgiller - Nakşiler - Cüppeliler vs. kavgası değil de : Einstein - Hawking - Heisenberg tarzı bir kavga olsaydı tadından yenmezdi.


İş hayatında "hizmet" sektöründe olanların, bunu artıkın herkesin ortasında söyleyebilmesi bayaa bi yürek isteyecek sanırım.


AKP için cemaatler tren / metro gibidir, biri gider, diğeri gelir...


1980 öncesi sağ sol kavgasında sade vatandaşın yolu bir "anarşist" (!) tarafından kesilir ve "Söyle bakalım gomonüst müsün faşo musun?" diye sorguya çekilirdi. Tarafsızsan ya da kısa çöpü çektiysen yandın!  Aradan neredeyse 40 yıl geçti şimdi zavallı vatandaş -milli iradeye dahil olamayanlar- iki şeriatçıdan birini seçmeye zorlanıyor, vay be...


Günün birinde bir Amarigan başganı çıkar da "Yüce İsa üzerine olsun ki hepiciğimizi içimize aldığımız bu Yahudiler Siyonistler, Soros, Rockafeller aldatmış, bizi kullanmışlar, yazıklaar olsun!" derse, bilin ki 3. Dünya Savaşı başlamış dimektir...


Şu 45 yıllık yaşıma kadar o kadar siyasetçi açıklaması okudum, dinledim. Hepsi temelde aynıydı: Emek sömürücüsü, liberal ve dışa bağımlı ekonomi politikaları, ABD - Nato projeleri uygulayıcısı, "götüren" (!), öyle ya da böyle darbeleri "yiyen" (!) falan filan... Amma velakin bu AKP siyasetinde gelinen noktanın 1980'lerin aldatmalı, kandırmalı kült filmlerine gönderme yapacağı hiç aklımın ucundan geçmedi sayın seyirciler...


Hazır bu Melih Gökçek'in "üç harfli" açıklamasına girmişkene... Eşref saati denk geldiğinde Hocaefendü'nün kullandığı bu cinler Allah'a "Bu adam bizi kullandı, kandırıldık" (!) diye şikayette bulunurlarsa hiç şaşmam. Hoca değil, sanki kainatın Nuri Alço'su mübarek, kandırmadığı yok...


1980 yılında Kenan Paşa balyozu indirdiğinde daha elde antenli koca telsizlerle "Breyk breyk arkadaş arıyorum" çılgınlığı başlamamıştı bile -bir iki yılı kalmıştı- Şimdi 30 küsür yıl geçti aradan, Hocaefendü hazretleri 2016 yılında elde akıllı tellerle Pokemon aranan bir dönemde darbeyi tedavüle soktu, eline yüzüne bulaştırdı koskoca ihtilali...

Demek ki fazla ultra süpersonik teknoloji her zaman yararlı olamıyor, hatta zararı var.


Muhterem Hocaefendü yakında şu açıklamayı yapabilir:

Ben de kullanıldım, faiz ve Yahudi lobisi, Siyonistler, CIA, Amariga, Nato, Texas polisi, FBI, Holivut film endüstrisi, Tarantino, Al Pachino, California valisi Arnold, Washington belediyesine bağlı muhtarlar hepsi benim saf ve temiz okul açma procelerimi kendi hain emelleri için kullandılar. Oysa ben kendimi vatana, milletime adamıştım. Bir de şu maaşı kestiler ya bittim ben! Yaşlıyım, şekerim tansiyonum var ayol. Bu kadar hızlı hayat beni yordu. Satacam, devredecem bu koca çiftliği otur otur nereye kadar? Bi sahil kasabasına yerleşip biber domat yetiştirecem. O Tayyip'e de söyleyin bıraksın bu dünya işlerini, hırslarını, torun torba sevsin. Gençlerin yolu açılsın....



Bakın komşular ne olmuş darbe gecesi: Bu Türkcell'in CEO'su darbecilere "Recaa ederiz darbe yapmayın, çog ayıb ediyonuz" (!) tarzı SMS ler atmışlar. Bu mesajlar "önemli kırılma noktaları" olmuşmuş...

Şimdi anlaşıldı Kenan Paşa'nın darbesinin neden başarılı olduğu... Yıl 1980, teknoloji çevirmeli telden daha tam kurtulamamış, Her bişeyleri PTT sağlıyor. Şehirler arası görüşmek istesen santrale reca edip sıranı bekleyecen. Ölme eşeğim ölme yani... PTT darbecinin hangi birine yetişsin, mesaj yollasın -mesaj da yok anca telgraf var- telefon etsin?  Valla çok ballı bi döneme yetişmişin Kenan Paşa...



CNN habercisi Hande Fırat hanfendinin darbe olurkene kendi akıllı cep telinden cumhurumuzun başganı ile kurduğu bağlantı olay olmuş sayın seyirciler. Bu tele acaip bir talep varmış, en büyük fiyatı 250 bin dolar ile Suudi bir işadamı vermiş, enteresan. Da:

Yahu 15 temmuz'dan beri cumhurumun başganı, gerek milli irade olsun, gerek laikçi çapulcu Gezici tayfası (!) olsun vatandaş ayırt etmeksizin hepiciğimizin cebine durmadan mesaj yağdırıyor, meydanlara çağırıyor. Benim akıldan yoksun eski model telime bile geldi mesajı, sağolsun... Şimdi biz sade vatandaşın tellerinin hiç mi önemi yok yani? En azından bizlere de dolar üzerinden olmasa da biner gaymecik değer biçse serveti mi azalır bu iş adamcaazının?



TSK'nın son "yaş" (!) kararında, ilk defa bir astsubay general olmuş sayın seyirciler... Bu da bişey mi yahu? Caanım yurdumda sıradan bir genç kız, çevresi tarafından "prenses", evli kadın "sultan / kraliçe", erkek de "paşa" ilan edilir... Bizim ahali böyledir, herkescikler asilzadedir.



Kırk yıldır devletin kılcal damarlarına kadar sızmış ve son 14 yılın AKP iktidarında neredeyse krallığını ilan etmiş "imam" FETO bir yandan... Son 14 yıldır dudaklarından dökülen her kelimenin neredeyse kanun sayıldığı öteki "imam" -İmam hatip mezunu- RTE...
Sen hala yukarıların talimatıyla günlerdir sabah akşam durmadan sela oku, rutin vakit ezanlarını oku, camideki üç beş dindara namaz kıldır, maaşa ve lojmana talim et... 

Valla günün birinde imamların içinden bir cuntanın "kalkışıp" (!) "Ulen bu alemde biz de varız, biz de imamız, bizim başımız kel mi ne farkımız var onlardan, daha genciz güçlü ve dinamiğiz. Bu günden itibaren yönetime el koyuyoz!" derse hiç şaşırmam valla.



Askeri konularla ilgili alınan son kararlar aynen şuna benziyor:

Cihazın içinden normal olmayan bir ses geldi...Cihazı al, vidalarla her tarafını sök, içini kurcala, o devreyi çıkar, bu devreyi çıkar, onun yerine şunu tak, berikinin yerine diğerini tak, kablonun birini ona bağla, diğerini buna bağla... Ama bu tamir işinin hiç de ehli olmadığın, kendini "ustayım / uzmanım" diye tanıtanlara da sürekli "kandığın" (!) için, eldeki cihazın içini karmakarışık ettikten sonra, vidalarla tekrar kapat. Ondan sonra da ana kabloyu "topraksız" fişe tak ! Buyur hayrını gör cihazın şimdi...

Bu arada yeni bir "tabela" üniversitemiz daha oldu, vatana millete hayırlı (!) olsun........




Günlerdir demokrasi değil" teokrasi" nöbeti tutuluyor. Bunu açıkça RTE -en azından şu dönem için- diyemez ama herhangi bir AKP seçmenine sorsanız net şekilde şeriat düzenini, "Reis" in halifeliği ve önderliğinde Suriye'yi içine alacak bir yeni Osmanlı istediğini size söyler.  Adamın sarıklı, şalvarlı, cüppeli gezmesine de gerek yok bu cevabı vermesi için. Denemesi bedava...