11 Ekim 2014 Cumartesi

Zaman: Kısır döngü

Yine bir bayramı daha geride bıraktık. Facebook gibi sosyal medya araçları baştan sona, basmakalıp “İyi bayramlar” dilekleriyle doldu taştı. Tabii aralarda kaynayan bazı “farklı tonlarda” mesajları es geçmeyelim ancak istisnalar kaideyi bozmaz. Telefonlara birbiri ardınca “ortak mesajlar” geçildi. Özel olarak arayanları ya da mesaj atanları unutmayalım, lakin bunlar da istisna tabii. Bu arada geride kalan bayramın Kurban Bayramı olmasından dolayı çıkan tartışmaları bir kenara koyalım, ayrı bir yazı konusu olacak nitelikte çünkü…


Eğer ömür yetecekse daha önümüzde sürüsüne bereket dini ve milli bayram, bunların peşi sıra getirdiği tatiller, yılbaşları, analar babalar ve sevgililer günleri var. Hatta bunlara azıcık nefes alınan –esasında alındığı sanılan- hafta sonlarını ve kişilere özel doğum günleri ve yıldönümlerini de ekleyin. İnsan yapımı zaman dilimlerinden oluşan takvimin üzerinde işaretlenmiş yine insan yapımı kutlama günleri hayat boyu dönüp durmakta. Refleks halinde kutladığımız bu döngülerden oluşan hayatı, sanki sürekli değişik bir şeyler oluyormuş gibi yaşıyoruz. Hayat ölüme kadar yaşanan bir "dejavu" halinden başka bir şey değil aslında.



Dünyanın kendi çevresindeki ve Güneş çevresindeki dönüşlerine göre dilimlendirilmiş zaman, düşünebilen bir varlık olan insanoğlu için en büyük kısıt, benzer şeylerin sürekli tekrar halinde yaşandığı bir hapishane. Ölüme kadar yaşamaya mecbur bir kısır döngü… Bunun kırılabildiği bir “paralel evren” keşfedilmediği takdirde, insan sürekli farklı şeyler yaşadığı hissiyatı ile kendi kendini avutmaya devam edecek.