3 Mart 2015 Salı

Gördüğün fotoğrafı elbise diyerek geçme sakın...

Geçen haftanın en önemli (!) konularından biriydi şu malum elbise... Hani insanları altın "sarısı - beyaz" cılar ve "mavi - siyah" çılar diye ikiye bölen... Türkiye olarak zaten amip gibi bölündüğümüz kadar bölünmüşüz, iyice kutuplaşmışız, üzerine bir de bu mesele tüy dikti. Dünya genelini meşgul etti ama biz dünya değiliz ki kardeşim... Problemler dağ gibi yığılmış, işimiz başımızdan aşkın, kafası karışık bir milletiz. Durup dururken iyice karıştırmak neyin nesidir? Bence bu elbise meselesi, insanları AaKaPe / CeHaPe, atayiz laikçi / dinci, ılık / delikanlı, feminist çaçaron / namuslu iyi aile kızı, bozkurtçu / hewal, Gezici / hüloğcu, sirkeci / limoncu vs. cephelere ayırmak ve darbe ortamı yaratmak için çeşitli paralel ve yamuk yapıların, lobilerin, kapitalizmin ve Siyonizm’in tuzağıdır, oyuna gelmeyelim.


Şaka bi yana, esasında bu elbise deneyi kuantum fiziğindeki "olayın gözlemciye göre farklı sonuçlar vermesi" olgusuyla benzeşiyor. Aynısı değil tabii ki… Bu konuyla ilgilenenler bilir, meşhur Şrödinger'in Kedisi deneyi vardır, kedi kapalı bir kutudadır. Bir kişi -yani gözlemci- kutuyu açıp onu görene kadar, kedi aynı anda "hem ölü hem diri" haldedir. Kişisine göre ya diri çıkar oradan ya da ölü...

Hepimiz aynı türdeniz. Genetik yapımız aynı, yani insanız. Ortak bilincimiz var, ortak kültürümüz var, inançlarımız var, görüşlerimiz, fikirlerimiz, algılarımız var... Ama şu da bir gerçek ki, her insan ayrı bir “dünya". Yani her insan aynı zamanda farklı algıları, hisleri ve görüşleri olan bir "birey". Öyle ki aynı ideolojiden ya da inançtan gelen insanlar bile birbirinden çok farklı şeyler ifade edebiliyorlar. Bu esasında gayet normal, "gerçeklik" denen şeyi hepimiz kendi beynimizin özel yapısına göre farklı algılayıp ona göre yorumlayabiliyoruz. Tıpkı bu elbise olayındaki gibi… “2 x 2 = 4” olamıyor her zaman.


Basit bir elbise gibi görünüyor ancak bir şeyleri kendisi gibi algılamıyor, öyle düşünmüyor diye başkalarını sığ şekilde hemen suçlamanın da anlamsızlığına, yanlışlığına dikkat çekiyor bu sosyal medya “deneyi”. İnsanların birbirlerini sakince, zarifçe, akıl yoluyla ikna etmek yerine, “Kör müsün, sağır mısın, aptal mısın!” tarzı aşağılamalar eşliğinde kavgalaşmalarının ne kadar saçma olduğunu ve asla olumlu bir sonuca varamayacağını belki yeniden sorgulayabiliriz.